Saraçhane’de Roma dönemine ait heykel bulundu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Aziz Polyeuktos Kilisesi’nin bulunduğu Saraçhane Arkeoloji Parkı’nda yapılan kazı çalışmaları sırasında Roma dönemine ait olduğu düşünülen heykel bulundu.
Saraçhane’de Roma dönemine ait heykel bulundu
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Aziz Polyeuktos Kilisesi’nin bulunduğu Saraçhane Arkeoloji Parkı’nda yapılan kazı çalışmaları sırasında Roma dönemine ait olduğu düşünülen heykel bulundu.
Aziz Polyeuktos Kilisesi’nin bulunduğu Saraçhane Arkeoloji Parkı’nda 8 Haziran 2022 tarihinden itibaren kazı çalışmaları yürütülüyor.
Kazı çalışmalarının sürdürüldüğü ana yapının kuzey tarafında yüzeyden yaklaşık 1.00 m derinde dolgu içerisinde bir heykel buluntusu saptandı. Mermer malzemeden yapılmış olan heykelin baş ve bacakları ile sağ kolu omuz hizasından kırılmış durumda tespit edildi.
Heykel, gövdesinin sağ üst kısmını açıkta bırakan hymation giyimlidir. Heykelin Roma dönemine tarihlendiği düşünülmekte olup gerekli uzman incelemesi sonrasında tarihleme yapılacak.
Tarihçe
Aziz Polyeuktos Kilisesi, Anikia Iuliana tarafından Aziz Polyeuktos anısına M. S. 524-527 yılları arasında yaptırılmıştır. İstanbul Saraçhane’de 1960 yılında yeni bir alt geçit yapımı için çalışmalar yürütülürken kilisenin bulunduğu alanda bazı buluntularla karşılaşılmıştır. Tuğla ve taştan büyük temeller ve mermer bloklar şeklindeki buluntuların, başlangıçta hangi yapıya ait olduğu anlaşılamamıştır. Buluntular için İstanbul Arkeoloji Müzeleri ve Oxford Üniversitesi’nin beraber hazırladığı ortak bir proje ile kazılara başlanmıştır.
1964 yılında kazı çalışmaları başladığında, kilisenin tam olarak nerede olduğu, kalıntılarının boyutu ve derinliği bilinmiyordu. 1964-1968 yılları arasında gerçekleşen arkeolojik kazı çalışmaları neticesinde Nezih Fıratlı ve R. Martin Harrison, kilisenin planını ve plastik süslemesini belirlediler. Söz konusu kazı çalışmalarında, Bina A denilen alanda (kilisenin güneydoğu kısmı) erken döneme ait bazı kalıntılar; kuzey-güney doğrultulu drenaj tespit edilmiştir. Yapının doğu kısmında harçlı moloz taş malzemeden apsis temeline ulaşılmış, 1965 yılında burada dikdörtgen planlı mermerden kripta tespit edilmiştir.
Mimari plastik parçalar dışında kilisenin günümüze sadece temelleri ulaşmıştır. 7. yüzyılda kubbeli mahzenler molozla doldurulmuş, İkonoklazma döneminde ise kilisenin figürlü süslemeleri tahrip edilmiştir. 10. yüzyılın ikinci yarısına kadar kullanılan kilisenin 11. yüzyılda kısmen harap durumda olduğu ve 1010 yılındaki depremden etkilendiği bilinmektedir. 12. yüzyıl başlarından itibaren atrium mezar olarak kullanılmış ve kuzeydeki yapı sarnıca dönüştürülmüştür. Kazı çalışmaları esnasında bulunan sikkeler kilisenin, İmparator II. Isaakios Angelos (1185-95) döneminin bitiminden kısa bir süre sonra yıkıldığını düşündürmektedir. 13. yüzyılda kilise Latin istilasından etkilenmiş ve yapının pek çok parçası Venedik ve Barselona’ya kaçırılırken kalan parçalar da Konstantinopolis’teki kiliselerin inşasında kullanılmıştır. Azizlerin röliklerinin (kutsal kalıntılarının) 14. yüzyılda Havariyyun Kilisesi’ne taşındığı bilinmektedir. İstanbul’un fethinden sonra da alan iskân edilmiş, kilise kalıntılarının kuzeybatısına 1474 yılında Mimar Üstad Ayas Mescidi, kilise kalıntıları üzerine ise Karagöz Mescidi ile İbrahim Paşa Hamamı yapılmış; iki yapının inşasında da kiliseden parçalar kullanılmıştır. 1943 yılında Atatürk Bulvarı yapılırken İbrahim Paşa Hamamı ve Karagöz Mescidi, 1958 yılında ise Mimar Ayas Mescidi yıkılmıştır.
Mimari
Günümüze sadece temelleri ulaşan Aziz Polyeuktos Kilisesi, yükseltilmiş bir platform üzerinde yer almaktadır. Her kenarı yaklaşık 52 metre uzunluğunda olup, neredeyse kare biçiminde ve devasa boyutlardadır. Kilisenin, Anikia Iuliana’nın aynı yerde bulunan sarayına kuzey ya da kuzeybatıdan bitişik olarak yapılmış olabileceği yönünde görüşler mevcuttur. Yapı, taş ve tuğla sıralarından oluşan tipik 6. yüzyıl almaşık duvar örgüsüyle inşa edilmiştir.
Uzunlamasına dikdörtgen planlı kilise 3 nefli bir bazilikadır. Batısında narteks ve atriumu, doğusunda dışa taşkın apsisi bulunmaktadır. Atrium, her kenarı yaklaşık 26 metre olan kare bir plana sahiptir. Atriumdan yapıya 5 metre uzunluğunda ve günümüze sadece en alt basamağı ile temelleri ulaşmış merdivenle çıkılır. Atriumun kuzeyinde vaftizhane olması muhtemel büyük ve karmaşık bir yapı yer alır.
İç mekânı 3 nefli olan kilisede nefler ikişer payeye oturan üçlü kemer dizileriyle birbirinden ayrılmıştır. Orta nef, yan neflere göre daha geniştir. Orta mekân, kilisenin uzunluğunun üçte birini kaplayan ve nefler arasındaki kalın duvarlara oturan bir kubbeyle, geri kalan kısımlar ise tonozla örtülmüştür. Bu taşıma sistemi, kuzey ve güneyde iki eksedraya dayanan, pencerelerle hafifletilmiş ve taşıyıcı özelliği olmayan iki duvar meydana getirmiştir. İki katlı ve yarım daire biçimli dört eksedrayla desteklenen merkezi bir mekân kurgusu söz konusudur. Merkezde bulunan dört eksedra dışında kilisenin batı ucunda yer alan iki eksedrayla altı eksedra bulunmaktadır.
İngiliz sanat tarihçisi R. Martin Harrison, kilisenin 18 metre çapında bir kubbesi olduğunu ve yerden yaklaşık 34 metre yüksekliğe ulaştığını belirtmektedir. Kilise doğuda dışa taşkın bir apsisle sonlanır. Apsiste synthronon (din görevlilerinin oturması için yapılmış sıralar) vardır. Apsisin iki yanındaki beşik ve çapraz tonozlarla örtülü odalar pastoforion hücreleridir. Orta nefin merkezinde oval bir ambon izi görülmektedir. Bemanın (kilisenin kutsal sayılan yükseltilmiş bölümü) altında orta nefin altındaki uzun bir geçitten ulaşılan kareye yakın dikdörtgen planlı bir kriptanın (mezar odası) kalıntıları yer almaktadır.
Aziz Polyeuktos Kilisesi, bazilikal plan içerisine kubbenin yerleştirilmesiyle ilk kubbeli bazilika olarak Bizans sanatında önemli bir yere sahiptir. Mimari özellikleri ile Ayasofya’nın yapılışına ilham veren kilisesinin, Konstantinopolis’te o zamana kadar inşa edilen en büyük ve ihtişamlı yapı olduğu kabul görmektedir.
Aziz Polyeuktos Kilisesi’nin süslemeleri incelendiğinde, banisi Anikia Iuliana’nın kişisel zevkinin de süslemelerde etkili olduğu gözlenmektedir. Kilisedeki süslemeler çok zengin bir programa sahiptir. Yapılan çalışmalarda anlaşıldığı üzere kilisenin iç duvarları bezemeli kakma mermerlerle kaplıdır. Kilisenin süslemeleri arasında en dikkat çekenler saçaklık bloklarıdır. Sütunların üzerini dolaşan yazıtlar, çok detaylı yontulmuş asma dalları ve üzümlerle çevrilidir. Bu süslemeler geç Roma sanatının Doğu Akdeniz’deki önemli örnekleridir.
Kilisenin 12. yüzyılda terk edildiği ve büyük bir zenginlik gösteren mimari taş bezemelerin, Haçlılardan önce ve Haçlı döneminde yağmalandığı anlaşılmaktadır. Latin İmparatorluğu döneminde İstanbul’un mimari ve arkeolojik zenginlikleri, özellikle Venedikliler tarafından Avrupa’ya taşınmıştır. Venedik’te bugün San Marco Bazilikası’nda bulunan bazı sütunlar Aziz Polyeuktos Kilisesi’nden götürülmüştür.
İBB Miras Çalışmaları
Mimari özellikleri, yüksek sanat anlayışı ve hikâyesiyle çağının ötesine geçen, tüm bu özellikleriyle Ayasofya’nın mimarisine de ilham verdiği bilinen 1600 yıllık Aziz Polyeuktos Kilisesi, şehrin kendi haline terk edilmiş miras alanlarından biriydi. Saraçhane Arkeoloji Parkı’nda bulunan kilise kalıntıları, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ile yeniden kent hayatının görünür bir parçası oldu.
İBB Miras’ın Saraçhane Arkeoloji Parkı’ndaki kazı ve ziyaretçi merkezi çalışmaları 8 Haziran 2022 tarihinde başladı. Büyük bir titizlikle yürütülen çalışmalarda tarihî alan önce bitkilerden arındırılıp temizlenerek mevcut kalıntılar ortaya çıkarıldı. Ardından Arkeoloji Müzeleri denetiminde Aziz Polyeuktos Kilisesi yapı kompleksinin atrium, vaftizhane, sarnıç, narteks, kuzey koridor ve naos bölümlerinde kazılar yapıldı.
İstanbul’un en önemli kent arkeolojisi alanlarından birine ev sahipliği yapan Saraçhane Arkeoloji Parkı’ndaki kazılarda 681 adet bronz sikke, damgalı tuğla, mermer parçalar, seramik, kandil, cam ve metal eserler açığı çıkarıldı. Yaklaşık 300 kasa içerisinde korumaya alınan arkeolojik buluntular; atölye çalışmasıyla “etütlük” ve “envanterlik” malzeme olarak gruplandırılarak restorasyon, konservasyon ve belgeleme çalışmalarına dahil edilmek üzere koruma altına alındı.
Süreç boyunca İBB Miras tarafından düzenlenen “Kazı Evi” etkinlikleriyle başta çocuklar olmak üzere birçok İstanbullu, alandaki çalışmalara tanıklık etme fırsatı buldu. Çocuklar bir yandan kazıları yakından izlerken diğer yandan kendileri için hazırlanan özel kazı alanlarında arkeologlar eşliğinde adım adım kent arkeolojisini keşfettiler.
Çalışmalar kapsamında ziyaretçilerin kilise çevresini gezmesine olanak sağlayan düzenlemelerle bir yürüyüş rotası da oluşturan İBB Miras, hayata geçirdiği “Arkeopark Ziyaretçi Merkezi” ile bugüne kadar kıymeti bilinmemiş, neredeyse unutturulmuş Polyeuktos Kilisesi’ni, çevresiyle birlikte yaşayan bir mekân olarak turizme kazandırdı. Bu sayede günümüzden 1500 yıl öncesine uzanan bir hafıza, sosyal hayatın duraklarından birine dönüşürken kent sakinleri de İstanbul’un üst üste binen farklı tarihsel ve kültürel katmanlarını deneyimleme fırsatı bulmuş olacak.