
Süleymaniye
Eşsiz Dünya Mirası
Süleymaniye, İstanbul’un üçüncü tepesinde Mimar Sinan’ın eseri külliyenin etrafından başlayarak Haliç’e uzanan yamaç boyunca şekillenmiş bir yerleşim alanıdır. Topoğrafyaya uyumlu gelişen, organik sokak dokusu, 19. yüzyıldan bugüne değişmeden ulaşmıştır. Farklı dönemlere ait kültür varlıklarını barındırması nedeniyle çok katmanlı bir koruma alanıdır. Kentin tarihsel geçmişini ve değişim sürecini temsil eden birçok izi görmek, Süleymaniye üzerinden hem silüeti hem topoğrafik yapısıyla İstanbul’u anlayıp okumak mümkündür:
Arkeolojik değeri olan yeraltı kültür varlıkları; Roma döneminden günümüze ulaşan Valens (Bozdoğan) Su Kemeri; Bizans kilisesinden camiye çevrilen Kalenderhane ve Molla Gürani camileri; Süleymaniye, Şehzade, Damat İbrahim Paşa, Şeyh Vefa külliyeleri gibi çok sayıda yapı kompleksi; Osmanlı dönemi eğitim yapılarından Atıf Efendi Kütüphanesi ve Vefa Lisesi; ahşap ve kârgir sivil mimarlık örnekleri; endüstri yapılarından Unkapanı Değirmeni ve bağlı yapıları; 20. yüzyıl mimarisini temsil eden İMÇ (İstanbul Manifaturacılar Çarşısı) ve çarşı içerisindeki çağdaş sanat eserleri, semtin çok katmanlı kültürel kimliğinin bileşenleridir. Kültür varlıkları, yapım dönemleri, tür, boyut, mimari nitelik, tarihsel önem, özgünlük değeri bakımından çeşitlidir.
Süleymaniye Camii ve Çevresi, 1985 yılında Dünya Mirası Listesi’ne alınan “İstanbul’un Tarihi Alanları” arasındadır. Dünya Mirası, taşıdığı üstün evrensel değer nedeniyle “insanlığın ortak mirası” olduğunu ve korunması gerektiğini ifade eder. Özgünlük ve çeşitlilik, geleneksel konut dokusunun bütünlüğü, sokakların yapı adalarıyla ilişkisi, yapıların özgün topoğrafyaya uyumlu yerleşimi nedeniyle Dünya Mirası olmaya değer sayılmıştır.
Süleymaniye Külliyesi’nden başlayarak Haliç’e kadar inen yamaç boyunca devam eden, genellikle 19. yüzyıl sonlarına ait farklı yüksekliklerde ev ve konaklar, kentin silüetinde etkili olmuştur. Kentsel dokunun omurgasını oluşturan yapılar arasında, Kayserili Ahmet Paşa Konağı gibi büyük ve görkemli konaklar olduğu gibi, küçük ve mütevazı konut yapıları da bulunmaktadır. Özgün sokak dokusu, özellikle Demirtaş ve Hoca Gıyaseddin mahallelerinde, Kayserili Ahmet Paşa, Kirazlı Mescit ve Ayrancı sokaklarında korunmuştur.
Amacımız, Süleymaniye’nin kimliğini ve değerlerini yansıtan, güvenli ve yaşanabilir bir yer olarak varlığını sürdürmesini kolaylaştırmaktır. Güncel envanterin sunduğu bilimsel veriler, koruma ilkeleri ve yasal mevzuat değerlendirilerek alanın korunmasına yönelik görüş ve öneriler belirlenmektedir. Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planının yenilenmesi kararı, alanın bilimsel, bütüncül ve katılımcı bir koruma yaklaşımı ile ele alınmasını sağlayacaktır. Birçok husus, uzun vadede değişiklik ve yasal düzenleme gerektirdiğinden, öncelikle Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı kapsamında tahribatı engelleyici plan notlarının düzenlenmesi, koruyucu bir tedbir olacaktır. Alanın her dönemde sahip olduğu mimari çeşitlilik ve çok katmanlılık esastır. Tescilsiz 20. yüzyıl mimari eserlerinin tescil edilerek yasal koruma altına alınması ve grubu belirsiz kültür varlıkları için koruma grubunun belirlenmesi, gelecekteki müdahale biçim ve tekniklerinde belirleyici olacaktır. Kültürel kimlik, özgünlük, bütünlük ve silüet etkisi çalışmaların her safhasında ilke olarak benimsenmiştir. Fiziksel durum envanteri tamamlanmıştır, ancak sosyal durum analizleri ve ihtiyaçların belirlenmesi için gerekli işlemler sürmektedir. Önemli ve kritik bir koruma alanı deneyimi sunacak bu çalışmalar, kentin başka hassas alanlarının ele alınmasında yol gösterici olacaktır.
Hikayeleri ve Yapılarıyla